Tozkoparan İskender Sır Bölüm 7 - Engin Denizlerde Büyük Kapışma!..
Engin Denizlerde Büyük Kapışma!..
bu, Tozkoparan İskender ve Hayatımın Günlüğü - 1 tarihinin en uzun ve heyecanlı bölümü olabilir. çünkü Tozkoparanlar ilk kez bir cenkte göğüs göğse çarpışıyor! üstelik Kastor'la!
HARİTANIN GÖSTERDİĞİ YER ORTAYA ÇIKIYOR, TOZKOPARANLAR İÇİN YENİ MACERA BAŞLIYOR!
- Son iki bölümün başlıca gündem maddelerinden birini oluşturan ve Tozkoparanların sırların sırrını bulmaları için önemli bir rol üstlenen Osmanlı haritasının nereye ait olduğu ve ne anlam ifade ettiği nihayet çözüldü! harita bir adayı gösteriyordu ve bu adaya doğal olarak deniz yoluyla ulaşabileceklerdi. ancak tozkoparanlar adaya gidebilmek için hiç bir deniz taşıtına sahip değildi ve ilk etapta bu sorunun çözülmesi gerekiyordu. bu konuda da hayat kurtaran destek Hayri'den geldi. tabi atlanmaması gereken ve sinirli bir detayla!
- Hayri yanında tayfa olarak görev aldığı bir kaptandan bahisle bizimkileri limana götürdü. Hayri'nin şişire şişire anlattıklarına göre bu kaptan oldukça yardımsever, sevecen ve babacan bir adamdı. ancak ekibin gördüğü ve duyduğu şeyler birbirine taban tabana zıttı! Murad Ağa dedikleri kaptan daha çocukları Hayri'nin yanında görür görmez zılgıtı bastı ve onları sefere çıkacakları gemiye almayı reddetti.
- bu noktada ekibi gemiye almak konusunda önce Hayri dil döktüyse de kaptan Nuh diyor Peygamber demiyor! geminin olanakları da sınırlı olduğu için ekstra bir tayfa alamayacağını dile getiren kaptan henüz Arda ile tanışmamıştı tabi. Arda Soyadının aksine oldukça boş konuşan geveze bir velet olduğunu burada da kanıtladı ve yarı Osmanlıca, yarı 2024 Türkçesiyle karışık bir ikna muhabbetinin içine girdi.
- Arda boşboğazlığının bedelini Murad Ağa tarafından teste tabi tutularak ödedi. tek parmağıyla bizim tatlı dilliyi çağıran kaptan ondan gözü kapalı gemici düğümü atmasını istedi, ancak Arda ne bilsin gemici düğümü falan? tabi ki yapamadı ve kaptan bir kez daha kesin bir dille bu sonradan ekleme tayfayı gemiye kabul etmeyeceğini söyledi.
- bu noktada bir kez daha devreye Hayri en sonunda kaptanı ikna etmeyi başardı ve tozkoparanlar miço olarak gemiye girmeye hak kazandı! ancak ağanın bir şartı vardı. tozkoparanlar Hayri'nin denetim ve gözetiminde olacak, bir sorun olması halinde önce Hayri, sonra tozkoparanlar topluca sorumlu tutulacaktı.
KASTOR PES ETMİYOR! HARİTA BİRKAÇ ADIM UZAKLIKTA!
- önceki bölümlerde görünüşüyle alakalı herhangi bir problem görmediğimiz Kastor'u bu bölüm sol gözünde bir kapatma bandıyla görüyoruz. her ne olduysa canavar bir robotik göze sahip olmuştu ve bu onu bir nebze daha korkutucu yapıyordu. ama tek sorun bu değildi tabi! haritayı kaptırdığı için belli etmese de sinirinden deliye dönen canavar ne yapıp edip tozkoparanlardan evvel adaya ulaşmalı, ve sırrı çözmeliydi.
- bunun için de şeytanın aklına gelmeyecek planlar peşi sıra gelmeye başladı! bir yandan ekibin DNA'larını takibe de devam eden şer ittifakı geminin limandan ayrıldıktan sonra ters yönde pruva neta yaptığını ve henüz ulaşılabilir konumda olduklarını öğrendi. bu noktadan sonra olacaklar bilim kurgu filmlerini aratmayacak türden!
- İskender ve tozkoparanlar gemiye alınmanın karşılığı olarak üstlerinin verdiği görevleri yerine getirip rotalarında ilerlemeye devam ederken arkalarına takılan bir gemi ortalığı ayağa kaldıracak, bölüm başlığımıza ilham olan kapışma başlayacak ve hem Kastor, hem tozkoparanlar hem de Murad Ağa bu kapışmadan gemi ve personel hasarıyla çıkacak!
ENGİN DENİZLERDE BÜYÜK KAPIŞMA! TOZKOPARANLAR İLK DEFA CENG EDİYOR!
- Murad Ağa'nın gemisi rotasında tam yol ilerlerken Kastor'un gemisi de hemen peşlerinde, onları ve tozkoparanları avlamaya hazır bir biçimde ilerliyordu. ağanın tayfasından birinin korsanlar geliyor haberi sonrası vaziyet alan gemi ahalisi karşısında Kastor'u görünce inceden bir şaşkınlık geçirse de İskender ve bizimkiler her türlü senaryoya hazırlıklıydı. tozkoparanlar İskender'in hazır komutuyla ellerine kılıçları aldı ve büyük kapışma sonunda başladı!
- ilk etapta okçuları güverteye indiren Murad Ağa bu saldırı girişiminin Kastor nezdinde başarılı olmayacağını anlayınca top güllelerini namluya sürdü. bizimkiler oklarını salarken direkt top atışlarına başlayan Kastor karşı gemide orta çaplı bir hasara ve sarsıntıya neden olmuş olsa da tam anlamıyla kaleyi fethetmeyi başaramamış, sıra teke tek cenge gelmişti.
- Asya, Arda ve Sinan'ın bu noktada sergilediği üstün performans gerçekten takdire şayandı! önlerine kim çıkarsa yere seriyor, kılıçları ustaca sallıyor ve düşmanı yerle yeksan etmeyi başarıyorlardı. tabi burada bir de korkudan geri çekilen Baykuş'umuz vardı ki o da kıyısından köşesinden düşmana darbe vurmayı ve bizimkileri bu zorlu savaşında yalnız bırakmamayı iyi bildi.
- gemiler arasında toplu kılıçlı kapışma sürerken İskender de Sinan'dan destek alarak Kastor'un gemisine atladı. Kastor olanca pişkinliği ve her şey bitmiş edasıyla İskender'i seyrederken bir darbe de tozkoparandan gelecek, canavar kelimenin tam anlamıyla tuş edilecekti. İskender ve Kastor ellerinde okkalı kılıçlarla birbirlerine hamle yaparken kendi gemilerinden onlara doğru gelen bir top mermisi güverteyi ve havayı kirli sis bulutuyla kaplamış, bu sırada Kastor da geminin sol tarafına doğru savrulmuştu. bu kadar sille ona yeter diye düşünen İskender gemisine geri dönerken Kastor her zamanki bet çığlığını atarak kıyıya doğru uzaklaştı.
- iki gemi de hasar aldığından yola devam edemeyecek olan tayfalar teker teker kıyıya çıkmaya başladı. bizimkileri gitmeleri gereken yere götüremediği için üzülen Murad Ağa buraya kadar yaptıklarıyla bile tozkoparanların hayır duasını almış ve gemisinin tamiri için tersanenin yolunu tutmuştu.
MURAD AĞA GEMİSİNDE DAVETSİZ MİSAFİR! TOZKOPARANLAR HARİTAYI KAPTIRIYOR (MU?)!
- tüm bu tantana bitip bizimkiler gazilerini tedavi etmeye başlamışken Arda'nın dikkati bir salın içinde yaralı halde yatan bir çocuğa çekildi. bizimkiler kim olduğunu anlamakta zorlandılar ancak yardım etmekten de geri durmadılar. tayfanın halatı yardımıyla gemiye alınan bu çocuk Kastor'un yem olarak kullandığı bir zavallı mı, yoksa onun için çalışan gerçek bir ajan mı?!
- birkaç sorgu sualin ardından adının Leo olduğunu ve İspanyol olduğunu öğrendiğimiz bu çocuk Kastor'un satın aldığı gemide tayfa olarak çalışmış, gemiler karşılıklı top atışına tutuşurken de orta çaplı bir yara almış. Sinan ilk defa benim de hak verdiğim bir biçimde bu çocuğa körü körüne güvenmenin doğru olmadığını söylese de tozkoparan yine merhametinden bir gram taviz vermedi ve çocuk gemiye dinlenmeye çekildi.
- Leo'nun kaldığı kamara aynı zamanda bizimkilerin de kaldığı kamaraydı ve küçük casus odada haritanın nerede olduğuna dair bir işaret aramaya girişti. bu esnada kamaraya giren Sinan Leo'yu yatağında göremeyince durumdan iyice işkillendi ve da bir şeyleri sorgulamaya başladı. ama asıl curcuna gemiler kıyıya çekildiği zaman başlayacak, küçük sıçanın Kastor'un adamı olduğu bir kez daha ortaya çıkacak!
- gemisi tamir edilirken salla kıyıya çıkan Kastor limanın gizli bir köşesinde çocukla buluştu. içinde harita ve Mirim'in merceğinin olduğunu tahmin ettiğimiz keseyi canavara verdi ve bu durum son 3 bölümde tozkoparanların başına oldukça büyük dertler açacağa benzer. görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler!..
Yorumlar
Yorum Gönder