Tozkoparan İskender Sır Bölüm 8 - İyiyle Kötü, Dostla Düşman Arasında...

 İyiyle Kötü, Dostla Düşman Arasında...

Kabul edelim, dört sezondur İskender ve dostlarını çok daha saçma durumların içinde gördük. ama bu en saçması ve en yüksek risklisi!

İKİ ELDE İKİ HARİTA. BİRİ GERÇEK, BİRİ KOPYA! BİRİ DOSTTA, ÖTEKİ DÜŞMANDA! 

• Geçtiğimiz bölümün onur konuğu olan İspanyol çelebisi Leo'nun Kastor ile bir bağlantısı olup olmadığını sorgulamış, bölüm sonunda da bu bağlantının varlığına emin olmuştuk. bu bölüm Kastor Leo'yü üst üste birkaç defa sıkıştırıyor, kopya da olsa ada haritasını ele geçiriyor! ancak tozkoparanlara ulaşması biraz zaman alacak, tam ulaştık derken bir de yanardağ patlamasıyla ortalık alev alacak!

• geçtiğimiz bölüm bahsini ettiğimiz kesenin içinden neyse ki ada haritası çıkmadı. Sinan haritayı yanına alarak emniyete almıştı ve kesede salt Mirim'in merceği vardı. limanda ganimet kontrolu yapan Kastor sır broşu ve harita yerine kesede sadece mercek olduğunu anlayınca siniden küplere bindi ve çocuğu ortadan kaldırmaları için robotlarına teslim etti. bu noktada hem bizimkilerin onu araması, hem de Leo'nun Kastor'dan ikinci bir şans dilenmesi onun ve Kastor'un yararına olacak, hem tozkoparanlar hem de Kastor aynı adada buluşacaktı!

• merceğin içinde olduğu kesenin yanında olmadığını fark eden Sinan ekipten de etrafını yoklamasını istedi. ekibin geri kalanının çantalarından da mercek çıkmayınca Sinan okları direkt Leo'ya doğrulttu, aslında bunu yapmakta sonuna kadar haklıydı. Leo broş ve harita var diye çaldığı keseyle Kastor'dan zılgıt yemiş ve geri dönerek broşu alabileceğini iddia ederek ikinci bir şans istemişti. 

• ancak bu ikinci şansı kullanmak da o kadar kolay olmadı. tozkoparanlar yeni bir deniz taşıtı bulmak için limanda dolaşırken imdada yetişen Hayri bir yelkenli bulup onları adaya ulaştırabileceğini söyleyerek onların yanından ayrıldı. yelkenli araması esnasında liman yakınında bulunan handa bir şeyler yiyip soluklanan ekibe bu kez de korsanlar musallat olmaya ve İskender'i tahrik etmeye başladı. 

• bu it dalaşının sonunun münakaşa ve kapışmaya dönüşeceği ilk andan ayan olmuştu zaten! çocukların elindeki haritadan define çıkacağını zanneden korsanlar İskender'i tahrik etmeye çalışmış, ancak İskender ekibe sessizce oradan uzaklaşmayı teklif etmişti. bu noktada tahrikler ağırlaşarak sürünce tozkoparan yine bombanın fitilini ateşlemiş ve handa olanca büyüklüğüyle bir kavga kopmuştu. bu kavgayı tasarlayanın Leo denen bücür olduğu da açıkça belliydi, çünkü ekip limanda onu ararken uzunca bir süre ortadan yok olmuştu. 

• Leo'nun çalmayı başardığı kağıt haritanın mercekle kontrol edilebilen aslı değildi. daha önce tozkoparanın Mirim'e göstermek için çizdiği replika idi. kendi yarattığı karmaşada kağıdı almayı başaran bücür Turbo ve Spark'ın kollarında Kastor'a götürüldü. tabi ilk etapta kavgayı duyan robot ikili görev başarısız diyerek onu kollarının arasına almıştı. 

TOZKOPARANLAR VE KASTOR AYNI ADADA! BU KEZ TEHLİKE SANDIĞIMIZDAN DAHA BÜYÜK!

• bu koşturmaca içinde Kastor bir de Leo'nın sır broşunu almayı başaramadığını öğrenince sinirden robot gözü kırmızıya döndü! Kastor kendisi için büyük bir ganimet olan broşu ele geçirememişti, ancak Leo'da daha değerli bir şey vardı. haritanın replikası! tam gemiden şutlanmak üzere iken elindeki kağıdı Kastor'a veren Leo yine şutlandı, ancak bir kese dolusu altınla. artık nereye gideceğini bilen canavar tozkoparanların peşine düşmeye. onları bu kez de adada alt etmeye çalışmaya hazırdı. 

• aynı dakikalarda Hayri de tozkoparanlara yola çıkacakları yelkenliyi hazırlatmış, İskender'e ne zaman isterlerse yola çıkabileceklerini açıklamıştı. ancak beklenmeyen bir detay vardı ki, o da Hayri'nin uzun diliyle bulup bulduğu yelkenlinin kendini zor taşıyan, saldan bozma bir şey olmasıydı! 4-5 kişiyi aynı anda taşıması mucize olacak bu yelkenlimsi şeyi buna da şükür diyerek sahiplenen tozkoparanlar da artık yola çıkmaya hazırdı. 

• Hayri'nin yolcu etmesi ve helalliği ile yola çıkan ekibi denizde biraz sallantılı ve halatlarla uğraştıkları bir yolculuk bekliyordu. Kastor'un geri aldığı gemisi ile kıyas bile götürmeyecek bu şeyin ekibi saatlerce süren yolculukta batırmadığına şükür.

• iki ekipten adaya ilk varan tüm bu badirelere ve bindikleri odun yığınına rağmen tozkoparanlar oldu. karşılaştıkları yapının önü sahil, ortası orman, arkası kayalık ve bir dağdan oluşan ilginç bir ada idi .kızların beğenilerine mazhar olan bu adanın görünenden daha fazlasını taşıdığı, içlerinde bir Afrika yerli kabilesi bile barındırdığı ve bu kabilenin ekibe önce saldırıp, sonra yardım edecekleri büyük bir macera onları bekliyordu.

• Tozkoparanların peşinde adaya iniş yapan Kastor'u bekleyen acı bir sürpriz vardı. ada çevresinde oluşan bir manyetik alan tayfanın DNA sinyali yakalamasını engelliyordu ve bu durum  Kastor'un elini kolunu bağlamış gibiydi. ancak teknolojinin işe yaramadığı yerde biz de ilkel yollara başvururuz diyen canavar bizimkileri yürüyerek aramaya girişti ve işler burada karıştı. 

ADA YERLİLERİ TOZKOPARANLARI KISTIRIYOR! DOST MUSUNUZ DÜŞMAN MI?!

• geldikleri yerin aslında ( Baykuş'un deyişiyle ) Cennet gibi bir yer olmadığını anlamaya yaklaşan tozkoparanlar harita üzerinde ulaşmaları gereken noktayı ararken hem kelleyi, hem arkayı kollamak zorunda kalıyor, en ufak bir hatanın canlarına mal olabileceğini biliyorlardı. bu arayış esnasında onları izleyen birkaç çift kara göz onları hem tehlikeye sokacak, hem de tehlikeden koruyacaktı! 

• ekibimiz bir korulukta yorgunluk atmak için duraklarken ağaçların arasından onları izleyen ada kabilesi yerlileri, zehirli tüf tüf oklarıyla ekibi teker teker avlayarak bayılttı ve kabile otağlarına götürdü. uzunca bir süre baygın kalan ekibimiz nerede olduklarını anca gece anlayabildi ve bu esnada yerliler de kendilerine özgü danslarını yapıp bir ritüeli yerine getiriyordu. 

• yerliler olağanca manyaklıklarıyla ayinlerine devam ederken bizimkiler bir kaçış yolu arıyor, bu yol şaşırtıcı bir şekilde Arda'dan geliyordu. ip yerine kuru yosunla bağlandıklarını anlayan Arda, yosun bağını çözerek kabilenin giysi ve silahlarını olduğu yere yöneldi. çünkü kendi eşyaları da oradaydı ve Arda kendinden beklenmeyecek bir zekilikle yerlilerden birinin kürkünü başına geçirerek aralarına karıştı. 

• İskender, Sinan ve kızlar şaşkın ve tedirgin gözlerle onu izlerken Arda mükemmel kamuflesiyle eşyalarını kapmayı başarmış, bu sırada diğerleri de kendilerini çözmeyi başararak son hız oradan kaçmaya başlamışlardı. bu kaçış esnasında da olan yine bizim tatlı dilliye olacak, son anda bir kabile yerlisi onu kurtaracak, ancak daha büyük sorunu yanardağ püskürtecekti! 

ADADAKİ YANARDAĞ FAALİYETE GEÇİYOR! TOZKOPARANLAR İÇİN KRİTİK DAKİKALAR!

• kabile otağından kaçış esnasında ekibin bütün eşyalarını, sadakları ve kılıçlarını tek başına taşıyan Arda, kendisine yardım eden olmayınca geride kalıp sendeledi. ekibin geri kalanı genişçe bir alana ulaştığında Arda'nın yanlarında olmadığını fark etti ve bu sırada Arda tökezleyip düştüğü için peşlerinde olan bir kabile yerlisine yakalandı! 

• Arda'yı yakalayan kabile yerlisi mızrağını ona doğrulttuğu esnada beklenmedik bir harekette bulundu ve mızrağı Arda'nın kafasına değil, hemen yanında toprağa sapladı. bu harekete oldukça şaşıran Arda serbest kaldığını anladığında bizimkilerle buluştu ve macera kaldığı yerden devam etti. ancak asıl olay adaya geldiklerinde gördükleri yanardağın lav püskürtmesi olacak ve ekip oldukça tehlikeli bir duruma düşecekti! 

• ekip bir yandan maceradan maceraya koşarken onları arayan Kastor'un durumu da pek farklı değildi tabi. adanın merkez noktasına geldiklerinde dağın püskürdüğünü gören Kastor da bizimkiler gibi eli kolu bağlı biçimde neler olabileceğini kestirmeye çalıştı. bu noktada dağın çok yakınında lavların arasından kendilerine geçit açmaya çalışan tozkoparanlar Baykuş'un bacağının yine teklemesiyle yolun ortasında kalmış, önlerindeki tek sağlam taşın lavlara kapılarak erimesiyle de tehlikeli noktaya ayak basmıştı. bu ada macerası hem kastor için, hem de tozkoparanlar için oldukça büyük olaylara gebe. görelim Mevla neyler, bize nasıl bir final getirir?!...